Adamın biri, adını unuttum, Atatürk ile ilgili anılarını anlattığı bir kitap yazmıştı. Kitabı okumadım ama o kitabın içinde şöyle bir anısını anlattığını biliyorum: ´´Savaş yıllarında Atatürk odasına kapanır, sürekli bir şeyler okurdu. Bende bir ara bir k
Bende bu anekdotu ilk okuduğumda normal karşılamıştım. Ta ki şu sözü okuyana kadar:´´Modayı sandığımızdan daha fazla ciddiye almalıyız. Fikirlere kadar uzanan bir hegemonyası vardır.´´ Siyaset bilimci, sosyolog Prof. Dr. Naci Bostancı´nın bu sözünü çok düşündüm. Sözün derinliğindeki manayı anlamaya çalıştım. Modanın fikirler üzerine nasıl etki edebileceği üzerine zihnimde kritik yaptım. Moda gibi hegemonik, felsefî derinliği olan bir olguyu sadece giyimle alakalı bir şeymiş gibi düşünmenin eksikliğini hissettim. Şayet modanın fikirlere kadar uzanan hegemonik bir derinliği varsa; bunun içinde Sanat vardır, Edebiyat vardır, Müzik vardır, Tiyatro vardır, Yemek vardır, hatta Mimarlık bile vardır. Yani felsefesi olan her şeyde modayı aramak, hatalı bir davranış olmaz. Bir şeyi bilmenin ön koşulu tanım olsa da, bir şeyi anlamak için tanımlama yetersizdir. Ardı bilinmeyen bir tanımlamanın zihinde kalıcılığı yoktur. Modaya geçici bir hevesi tatmin etme şekli olarak bakmak yanlıştır.,Moda, özentiyi yaşamak değil; bir şeyin manasını algılayış biçimidir.
Modayı canlı kılan şey; zamana direnmeyip, zamanın ruhuna uygun şekil alabilmesidir. Bu yönüyle vazgeçilmez olur. Görünürde modaya öncülük ettiğini düşündüğümüz insanların, bir ressam ya da bir mucit kadar modaya katkısı olmamıştır. Onlar sadece, modanın görünen güzel yüzünü temsil eder. Toplumlar modanın değil, moda toplumların eğilimlerini tayin eder. Fakat nice cahil insan, modaya tüketim trendi olarak bakar.
Değişen şartlara uyum sağlamakta güçlük çeken insanlar, modanın öncelikleri üzerinden sahip olduğu değerleri anlamlı kılar. Bir nevi monotonlaşmış hayatı, var olan alternatifler üzerinden eğlenceli hale getirme çabasıdır. Burada önemli olan ne istediğine karar verebilmektir.
Modanın dayatmacı bir anlayışı yoktur. Kişiliğe uygun bir imaj sunar. Dayatmaktan ziyade tercihe dayalı bir kurgu anlayışı vardır. Sanatsal anlamda, modanın teması doğadır. Doğadan aldığını, insanın sevebileceği bir imaja büründürür. Zorunluluktan ziyade bir yenilik gibi sunulan bu imaj,alıcısında güven duygusu yaratır. Kısaca moda: İhtiyaçtan kaynaklanan bir arzunun, bir fikir üzerinden can bulup hayata egemen olmasıdır.